mehmetkarahanlı
Aktif Üye
2016 aynasız fotoğraf makinelerinin yılı oldu desek yeridir. Farklı firmalar bu yıl en yeni modellerini tanıttılar veya yenilediler. Peki, aynasızlar nereye doğru gidiyor?
Fotoğraf makinesi dediğimizde aklımızda ilk canlanan DSLR fotoğraf makineleri oluyor. Ancak son 3-4 yıldır bu algı yavaş yavaş değişmeye başladı.
Her şeyin hafiflediği ve küçüldüğü günümüzde fotoğraf makinelerinin bunun dışında kalması beklenemez. İşte tam bu değişim isteğinin sonucu olarak mühendisler DSLR gövdelerden ayna sistemini çıkardılar ve böylelikle hem daha ince hem de hafif fotoğraf makinesi mümkün oldu.
Aynası olmayınca aynasız diye adı çıkan bu yeni nesil fotoğraf makineleri ilk başlarda isteneni veremedi. Küçük gövde, mekanik ve elektronik parçalardan oluşan bu sistemde hız ve işlevsellik açısından bazı sıkıntılar doğurdu.
Özellikle netleme performansları DSLR fotoğraf makinelerinin yanına bile yaklaşamayan bu yeni nesil gövdeler son 1-2 yıldır artık bu konuda rakiplerini yakaladı.
Ağır DSLR ve lensler kullanıcıların en büyük sıkıntısıydı ama verdikleri performans bu sıkıntıyı unutturuyordu. Profesyoneller bu açıdan aynasız makinelere ilk başlarda oyuncak gibi baktılar.Profesyonellerin diğer çekindikleri durum ise müşterilerinin bu küçük makinelere ne tepki vereceği. Büyük bir fotoğraf makinesiyle çekilmiş düğün fotoğrafı müşteri için verilen paranın karşılığı kaliteli işin garantisi olarak görülüyor.
Sony aynasızların kaderini değiştirdi
Sony'nin DSLR pazarında Canon ve Nikon ile mücadele etmekte zorlanması firmayı aynasız fotoğraf makinelerine yönlendirdi.
Alfa serileriyle bu pazara yön veren Sony özellikle FF, aynasız alfaserileriyle profesyonellerin dikkatini çekti. Ufacık gövdeye yerleştirilmiş FF sensör sırt ağrısı çeken pek çok fotoğrafçıyı cezbetti. Özellikle yüksek ISOperformansı ve 5 yönlü sabitleyici gönülleri çeldi.
Aynasızın felsefesini yazan marka
Fujifilm XT-1 modeliyle retro bir aynasızla hem görsel olarak hem de işlevsel olarak aynasızların neler yapabileceğini gösterdi. Fujifilm artık aynasız fotoğraf makinelerinde yeni devrin habercisi olarak kabul edeceğimiz XT-1 modelinin yerine kullanıcı geri dönüşleri dinlenerek ilk tasarıma sadık kalan XT-2 modelini duyurdu.
XT-2 den önce de özellikle winfinder tarzı fotoğraf makinelerini seven fotoğrafçılar için üretilmiş olan XPRO-2'i üretti. Asıl bombayı ise FF gövde yapar mı derken aynasız orta format GX50 modelini yaparak patlattı. Profesyonellere yönelik bu hamle firmayı Photokina fuarında en çok konuşulan marka olmasını sağladı.
Aynasızların gizli kahramanları
Panasonic VE Olympus markaları ülkemizde diğer fotoğraf makinesi markalarına göre daha az bilinse de ürettikleri gövde lensler pazardaki paylarından çok daha iyi.
Olympus özellikle sağlam ve profesyonel kullanıcıların isteklerine cevap veren tasarım teknolojilerle ön plana çıkarken; Panasonic özellikle video konusundaki becerileriyle ön plana çıkmakta. İki marka da bence Türkiye piyasasında olması gereken satış rakamlarını yakalamış değiller.
Uyuyan devler uyanıyor mu?
2016 yılının belki de en flaş haberi Canon'un gerçekten iyi bir aynasız yapmış olması. Canon M5 modelini duyurarak korkutucu bir şekilde gelen ve rakiplerine kaptırdığı bu yeni pazarı fethe hazırlanıyor.
Ama Canon bu işin bu kadar kolay olmayacağını çok iyi biliyor. Küçülen gövdeyle beraber piyasadaki lensleri ancak bir adaptör yardımıyla kullanılabiliyor. Bu bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Aynasızların avantajı yalnızca küçük gövde değil hafif ve küçük lensler de var. Canon bu devasa lenslerinin arkasına M5 takılınca kelebek gibi uçabilecek mi?
Aldığımız duyumlara göre Canon 2017 yılı için FF bir aynasız planlıyormuş. Paçaları bu kadar sıvadıysa bu gövdelere uygun lenslerde peşinden gelir diye tahmin ediyorum.
Peki Nikon cephesinde bir ışık var mı? Şu an için yok ama bu rüzgarı kaçırırsa yeni Nokia olabilir.
Her şeyin hafiflediği ve küçüldüğü günümüzde fotoğraf makinelerinin bunun dışında kalması beklenemez. İşte tam bu değişim isteğinin sonucu olarak mühendisler DSLR gövdelerden ayna sistemini çıkardılar ve böylelikle hem daha ince hem de hafif fotoğraf makinesi mümkün oldu.
Aynası olmayınca aynasız diye adı çıkan bu yeni nesil fotoğraf makineleri ilk başlarda isteneni veremedi. Küçük gövde, mekanik ve elektronik parçalardan oluşan bu sistemde hız ve işlevsellik açısından bazı sıkıntılar doğurdu.
Özellikle netleme performansları DSLR fotoğraf makinelerinin yanına bile yaklaşamayan bu yeni nesil gövdeler son 1-2 yıldır artık bu konuda rakiplerini yakaladı.
Ağır DSLR ve lensler kullanıcıların en büyük sıkıntısıydı ama verdikleri performans bu sıkıntıyı unutturuyordu. Profesyoneller bu açıdan aynasız makinelere ilk başlarda oyuncak gibi baktılar.Profesyonellerin diğer çekindikleri durum ise müşterilerinin bu küçük makinelere ne tepki vereceği. Büyük bir fotoğraf makinesiyle çekilmiş düğün fotoğrafı müşteri için verilen paranın karşılığı kaliteli işin garantisi olarak görülüyor.
Sony aynasızların kaderini değiştirdi
Sony'nin DSLR pazarında Canon ve Nikon ile mücadele etmekte zorlanması firmayı aynasız fotoğraf makinelerine yönlendirdi.
Alfa serileriyle bu pazara yön veren Sony özellikle FF, aynasız alfaserileriyle profesyonellerin dikkatini çekti. Ufacık gövdeye yerleştirilmiş FF sensör sırt ağrısı çeken pek çok fotoğrafçıyı cezbetti. Özellikle yüksek ISOperformansı ve 5 yönlü sabitleyici gönülleri çeldi.
Aynasızın felsefesini yazan marka
Fujifilm XT-1 modeliyle retro bir aynasızla hem görsel olarak hem de işlevsel olarak aynasızların neler yapabileceğini gösterdi. Fujifilm artık aynasız fotoğraf makinelerinde yeni devrin habercisi olarak kabul edeceğimiz XT-1 modelinin yerine kullanıcı geri dönüşleri dinlenerek ilk tasarıma sadık kalan XT-2 modelini duyurdu.
XT-2 den önce de özellikle winfinder tarzı fotoğraf makinelerini seven fotoğrafçılar için üretilmiş olan XPRO-2'i üretti. Asıl bombayı ise FF gövde yapar mı derken aynasız orta format GX50 modelini yaparak patlattı. Profesyonellere yönelik bu hamle firmayı Photokina fuarında en çok konuşulan marka olmasını sağladı.
Aynasızların gizli kahramanları
Panasonic VE Olympus markaları ülkemizde diğer fotoğraf makinesi markalarına göre daha az bilinse de ürettikleri gövde lensler pazardaki paylarından çok daha iyi.
Olympus özellikle sağlam ve profesyonel kullanıcıların isteklerine cevap veren tasarım teknolojilerle ön plana çıkarken; Panasonic özellikle video konusundaki becerileriyle ön plana çıkmakta. İki marka da bence Türkiye piyasasında olması gereken satış rakamlarını yakalamış değiller.
Uyuyan devler uyanıyor mu?
2016 yılının belki de en flaş haberi Canon'un gerçekten iyi bir aynasız yapmış olması. Canon M5 modelini duyurarak korkutucu bir şekilde gelen ve rakiplerine kaptırdığı bu yeni pazarı fethe hazırlanıyor.
Ama Canon bu işin bu kadar kolay olmayacağını çok iyi biliyor. Küçülen gövdeyle beraber piyasadaki lensleri ancak bir adaptör yardımıyla kullanılabiliyor. Bu bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Aynasızların avantajı yalnızca küçük gövde değil hafif ve küçük lensler de var. Canon bu devasa lenslerinin arkasına M5 takılınca kelebek gibi uçabilecek mi?
Aldığımız duyumlara göre Canon 2017 yılı için FF bir aynasız planlıyormuş. Paçaları bu kadar sıvadıysa bu gövdelere uygun lenslerde peşinden gelir diye tahmin ediyorum.
Peki Nikon cephesinde bir ışık var mı? Şu an için yok ama bu rüzgarı kaçırırsa yeni Nokia olabilir.