gittigidiyor

Bir Boşanma Olayı

beydemir

Aktif Üye
Katılım
15 May 2011
Mesajlar
482
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
66



Medineli Sabit bin Kays, sahabenin ileri gelenlerindendi. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hizmetten asla geri kalmaz, sözünden ise bir an olsun dışarı çıkmazdı. Efendimiz de onu çok severdi. Hatta bir küçük hatası yüzünden aşırı üzüntüye kapılan Sabit’i teselli ederek “Sabit cennetliklerdendir.” buyurmuştu.

İşte bu Sabit’in aile içi bir sıkıntısı vardı. Hanımı Cemile, Sabit’e bir türlü ısınamamış, onu sevememiş, içindeki ilgisizliği yenip de bir gün olsun sevgiyle muhatap olamamıştı.

Cemile bir kadın olarak iç dünyasındaki bu fırtınayı kime anlatabilirdi? Kendisini kim dinlerdi? İslam’da kadın dinlenir miydi? Önceki devirde kadının söz hakkı yoktu çünkü;

Cemile tereddütler içerisinde doğruca Efendimiz (sallallaha aleyhi ve sellem) Hazretleri’nin huzuruna girdi, olanca cesaretini toplayarak kimselere açamadığı iç dünyasını Efendimiz’e açtı.

– Ya Resulallah, dedi, beyimin İslamî yaşayışına diyeceğim yoktur. Ahlakından da şikayetçi değilim. Lakin ben onu bir türlü sevemedim. Bu halimle ona isyan etmekten, isteklerine ters bir karşılık verip kötü bir sonuca düşmekten korkuyorum. Söyleseniz de beni boşasa. O, kendisini sevmeyen bir hanımı zorla nikanı altında tutan adam durumuna girmese, ben de dinime zarar verecek bir itaatsizliğe doğru kaymasam!.

Efendimiz, iç dünyasını bu nitelikte anlatan Cemile’yi tepkiyle değil ilgiyle dinledi. Bir hanımı, sevemediği erkekle bir arada kalmaya mecbur etmeyi zaten münasip de bulmuyordu. Ancak, beyi ne diyecekti? Boşamak istemezse zorla boşayacaksın da denemezdi. Bir de onu dinlemek gerekirdi. Nitekim öyle de yaptı. Cemile’nin duygularını, düşüncelerini aynen Sabit’e aktararak onu da dinledi.

Anlaşılan Sabit, Cemile’yi seviyordu. Ama Cemile’nin kendisini aynı sıcaklıkta sevmediğini, tek taraflı sevginin mutluluk getirmeyeceğini de biliyordu. Nasıl bir çare bulunabilirdi?

Düşünmeye başladı. Gözlerini diktiği sabit noktadan başını kaldırıp dedi ki:

– Ya Resulallah, Cemile’ye nikahta en değerli bahçemi mehir olarak verdim. Bunca değerli serveti verdiğim kadını bir anda nasıl boşayabilirim? Üstelik benim öyle başka bir bahçem de yoktur!

Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Sabit’in yaklaşımını öğrenmiş oldu. Cemile’ye bu defa sorusunu şöyle sordu:

– Sabit seni boşayacak olsa, nikah sırasında aldığın değerli mehri iade eder misin? Böylece sen mehrini verip nikah bağından kurtulmuş olursun, Sabit de nikah hakkından vaz geçip bahçesini geri almış olur. İki taraf da bir şey verirken bir şeyleri almış sayılarak karşılıklı mağduriyetlerinizi gidermiş sayılırsınız. Teselli tarafınız bu olur.

Cemile buna hemen razı oldu. Kocasının nikah sırasında kendisine mehir olarak verdiği bahçeyi “Memnuniyetle iade ediyorum.” dedi.

Sabit de “Öyle ise ben de nikahını aynı memnuniyetle ona iade ediyor, bu andan itibaren boşamış bulunuyorum, özgürdür.” dedi.

Taraflar böylece bir şey verirken bir şey de aldıklarından helalleşerek ayrılmış oldular.

Bu olay üzerine Bakara Suresi’nin 229. ayeti nazil oldu. Ayet-i kerime anlaşmayı iptal etmiyor, hatta ortak aile hayatını sürdürme sevgisi yok olunca, hanımın aldığı mehri verip de nikahını ortadan kaldırmasını meşru görüyor; ancak erkeğin fırsatçılık edip de kadından veremeyeceği miktarda mal istememesini de tavsiye ediyordu.

Bu hadise üzerine fıkıhta hüküm şöyle tespit edildi:

– Kadın ayrılmak istediği beyine bir şeyler vererek kendini boşatabilir! Yeter ki beyi fırsatçılık edip de kadından veremeyeceği miktarda haksız mal isteğinde bulunmasın.
Kaynak: Yeni aile İlmihali, Ahmed Şahin, Cihan Yayınları​
 

Bashanli

Aktif Üye
Katılım
17 Tem 2015
Mesajlar
22
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Izmir
islam ahlakı

n bir başka din veya düşünce sistemi göstermek mümkün değildir. Öyleki Peygamber Efendimiz "İslam, güzel ahlaktır" buyurmuştur. Hz. Peygamberin güzel ahlaka teşvik eden bir çok güzel sözü vardır.
"Mü’minlerin imanca en kamil olanı, ahlakI en güzel olanıdır" "İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlaki en güzel olanlarınızdır" hadisleri bunlardan sadece ikisidir. Kur’an-ı Kerim’de adalet, ahde vefa, affetme, alçak gönüllülük, ana-babaya itaat, sevgi, kardeşlik, barış, güvenirlilik, doğruluk, birlik, beraberlik, iyilik, ihsan, iffet, cömertlik, merhamet, müsamaha, tatlı dilli olma, güler yüzlülük, temiz kalplilik gibi güzel ahlaki hasletlere teşvik eden ve zulüm, haksizlik, riya, haset, gıybet, çirkin sözlülük, asık suratlılık, cimrilik, bencillik, kıskançlık, kibir, kin, kötü zan, israf, bozgunculuk... gibi kötü hasletlerden nehyeden pek çok ayetin yer alması, Kur’an’da ahlaka ne kadar önem verildiğinin bir göstergesidir.
Peygamber Efendimizin güzel ahlaka teşvik eden ve kötü hasletlerden nehyeden hadisleri ise neredeyse bir kitap oluşturacak kadardır. O sadece bu sözleri söylemekle kalmamış, güzel ahlaki bizzat yasayarak insanlara örnek olmuş ve öğretmiştir.
Bu yüzden O’nun ahlaki, İslam ahlakinin en güzel tatbikatını oluşturmaktadır. İste bu sebeple burada peygamberimiz Hz. Muhammed’in güzel ahlakından az da olsa sözetmek istiyoruz(*). Çünkü O gerçekten en güzel örnektir:
Peygamber Efendimiz güler yüzlü, nazik tabiatlı, ince ve hassas ruhlu idi. Kati yürekli, sert ve kırıcı değildi. Ağzından sert ve kaba hiçbir söz çıkmazdı. Başkalarını tenkit etmez, kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Yanlış ve hoşlanmadığı bir davranış görürse "içinizden bazı kimseler, söyle söyle yapıyorlar..." Şeklinde, bu davranışları yapanların kim olduklarını belli etmeden ve hiç kimseyi kırmadan yanlışı ve hataları düzeltirdi. Kimsenin sözünü kesmez, konuşması bitinceye kadar dinlerdi. Tartışmayı sevmez, sözügereğinden çok uzatmazdı. Kendini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaz, kimsenin gizli hallerini araştırmazdı. Allah’a hürmetsizlik olmadıkça, sahsına yapılan kötülükleri, ne kadar büyük olursa olsun, bağışlar, eline imkan geçince öç almayı düşünmezdi.
Son derece iffet ve haya sahibiydi. Bütün insanları eşit tutar, zengin fakir, efendi-köle, büyük-küçük ayrımı yapmazdı. Her bakımdan kendisine güvenilirdi. Verdiği sözü mutlaka zamanında yerine getirirdi. Dürüstlükten ayrıldığı, saka bile olsa yalan söylediği hiç görülmemiştir. Bu yüzden O’na henüz peygamberlik verilmeden önce "Muhammed’ül-Emin" denilmişti. Nitekim Peygamberliğini haber verdiği zaman, iman etmeyenler bile O’na "yalancı, yalan söylüyor" diyememiştir. En yakın akrabalarını safa tepesinde toplayıp onlari İslam’a davet için, "Size su dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylesem, bana inanırmısınız?" dediği zaman: "Hepimiz inanırız. Çünkü sen yalan söylemezsin" diye cevap vermişlerdi. Kendisi böyle olduğu gibi, herkesin dürüst olmasını isterdi. "Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk, iyilik ve hayra götürür. İyilik ve hayır da, kişiyi Cennete ulaştırır. Kişi doğru söyleyip doğruluğu aradıkça, Allah katında sıddıklar zümresine yazılır. Yalan sözden ve yalancılıktan sakınınız; Çünkü yalan insani kötülüğe sevkeder. Kötülük de kişiyi Cehennem’e götürür. İnsan yalan söylemeğe ve yalan aramağa devam ede ede, Allah katında nihayet yalancılardan yazılır" buyurmuştur.
Rasulüllah (v.) insanların en cömerdi ve en kerimiydi. Eline gecen her şeyi muhtaçlara dağıtır, kimseyi eli boş çevirmezdi. (*)
Peygamberimizin ahlakini özetleyen bu kısım. Kısmi tasarruflarla İrfan YÜCEL’in "Peygamberimizin Hayati" adli eserinden iktibas edilmiştir. Son derece mütevazı ve alçak gönüllü idi. Bir topluluğa geldiğinde, kendisi için ayağa kalkılmasını istemez, nereyi bos bulursa, oraya otururdu. Arkadaşları arasında otururken ayaklarını uzatmazdı. Arkadaşları her işini yapmayı kendileri için şeref ve cana minnet saydıkları halde, bütün islerini kendi görür, ev islerinde hanımlarına yardim ederdi. Methedilmesini ve aşırı hürmet gösterilmesini istemezdi. Fakir kimselerle düşüp kalkmaktan, yoksulların, dulların, kimsesizlerin islerini görmekten zevk alırdı. Bulduğunu yer, bulduğunu giyer, hiç bir şeyi beğenmemezlik etmezdi. Yiyecek bir şey bulamayınca, aç yattığı da olurdu.
Bütün islerini tam bir düzen ve nizam içinde yapardı. Namaz ve ibadet vakitleri, uyku ve istirahat için ayırdığı saatler, misafir ve ziyaretçilerini kabul edeceği hep belliydi. Vaktini boşa geçirmez, her anini faydalı bir isle değerlendirirdi. "İnsanların çoğu, iki nimetin kıymetini takdirde aldanmışlardır: "Sıhhat ve boş vakit", buyurmuştur.
İnsanı en yakından tanıyan, onun iç yüzünü ve bütün gizli hallerini en iyi bilen, şüphe yok ki eşidir. Rasul-i Ekrem (.v.) ilk vahiyden sonra gördüklerini anlattığı zaman eşi Hz. Hatice:
"Allah’a yemin ederim ki, Cenab-ı Hak hiç bir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, işini görmekten aciz kimselerin ağırlıklarını yüklenirsin, fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın. Müsafiri ağırlarsın, Hak yolunda herkese yardım edersin..." diyerek O’nun peygamberliğini hemen kabul etmiş, en küçük tereddüt göstermemiştir.
Çocukluğundan itibaren Medine’de 10 yıl hizmetinde bulunan Hz. Enes: "Rasulüllah (.v)’e 10 yıl hizmet ettim. Bir kere bile canı sıkılıp, öf, niçin böyle yaptın, neden şunu yapmadın, diye beni azarlamadı" demiştir.
Peygamber Efendimizin bizzat yaşayarak, uygulayarak çizdiği bu ahlaki tablo, hiç şüphesiz İslam ahlaki hakkında bir fikir vermektedir.
*Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak,
*Olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak,
*Küçüklere sevgi büyüklere saygı,
*Affetmek, hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak,
*Öfkeye hakim olmak,
*Sözünde durmak, ahde vefa göstermek,
*Doğruluk ve dürüstlükten zerrece taviz vermemek,
*Güvenilir olmak,
*Kibirden gururdan sakınmak mütevazi olmak,
*Cimrilikten, tamahtan uzak durmak,cömert olmak,
*Her hususta sabırlı olmak,
*Asla adaletten ayrılmamak,
*Maddi ve manevi temizliğe riayet etmek,
*Allah’ın kendisine verdiği sağlığına ve sıhhatine çok dikkat etmek,
*Boş vakitlerini hayırlı işlerde değerlendirmek,
Ve benzeri yüzlerce muazzam ahlaki prensibe özenle yer veren İslam ahlakını her yönüyle tanımak için bu konuyu geniş olarak inceleyen eserlere müracaat etmek gerekmektedir.





 

Bilgi / İnfo

satcafesi.net kar amacı gütmeyen bilgi & paylaşım üzerine kurulu ücretsiz bir forum sitesidir,Üyeler her türlü bilgiyi,dosya,video,resim,vs. önceden onay olmadan paylaşabilmektedir,bunedenle oluşacak herhangi bir illegal paylaşımdan satcafesi sorumluluk almamaktadır,T.CK.na aykırı paylaşım görüldüğünde iletişim kısmından bizlere bildirmenizi rica ederiz.

Yasal Haklar

Foruma gönderilen mesajlardan öncelikle mesaj sahipleri sorumludurlar. Forum yöneticileri başkalarının mesaj veya konularından sorumlu tutulamazlar. Ancak yasal nedenlere bağlı herhangi bir şikayet durumunda, yetkililer bilgilendirildiği takdirde ilgili düzenleme yapılacaktır.
Üst