Dünya Şehirlerini gezelim görelim

[coolmeen]

Melbourne City Australya

[h=1]Yaşamak İçin İdeal, Gezmek İçin Masal Kent Melbourne[/h]Bildiğinizüzere, dünyaçapındaki saygın gazete ve dergiler, her yıl“dünyanın en yaşanılabilir şehirleri” anketleri düzenler. Bu anket sonuçlarının neredeyse hepsinde karşınızaçıkan kentlerden biri Melbourne’dur.Öyle bir şehirdir ki burası, hem yaşamak için idealidir, hem farklıdır, hem de lakabı“Şahane Melbourne -The Wonderful Melbourne -” dur…

Bir şehrin ideal yaşam standardına sahip olması için kendisinden klasik bazıözellikler sunması beklenir; suç oranı diye bir şey neredeyse olmayacak, toplu ulaşım araçları tıkır tıkır işleyecek, belediyecilik hizmetiüst düzeyde olacak, şehir planlama ve doğa uyum içinde geçinip gidecek vs… Evet, Melbourne buözellikleri taşıyan bir kent! Diğer yandan dünyanın enönemli iş ve kültür dergilerinden Monocle bu yıl yaptığı araştırmaya iki kriter daha eklemiş:“sevilebilirlik potansiyeli” ve“24 saat canlılık”. Buözellikler de gözönüne alınarak 25 şehir seçilmiş ve“Şahane Melbourne” yine listeye girmeyi başarmış, hem de 5. sıradan. Melbourne kurulduğu 1835’den beri hep gözde olmuş ve“dünyanın en yaşanılabilir şehirleri” listelerindeki yerini korumayı bilmiş bir kent.

“Yaşamak için iyi de 21 saat uçakta yolculuk yapıp gideceğim bu Güney Yarımküre şehrinde gezip görecek ne var” derseniz,“kesinlikleçok şey var” derim. Melbourne’un bize göre uzak mesafesi orayı gözümüzde daha ulaşılamaz, dolayısıyla daha masalsı bir hale sokuyor aslında. Ayrıca şehrin içinden geçen Yarra Nehri veüzerinde kano ile gezintiyeçıkanlar, suda süzülen küçük vapurlar, nehir kenarındaki parklar; göz alıcı bahçeler, plajlar; moda, sanat, sergi etkinlikleri, şehre kurulmuş meşhur lunapark ve daha bunun gibi birçok cezbediciözellik size masalsı bir yerde olduğunuzu söylüyor. Şunu da unutmamak gerekir ki dünyanın merkezine uzak olan bu şehir her yıl tüm sporseverlerin dikkatiniüzerineçekmeyi başarıyor.Çünkü burası Avustralya Açık Tenis Turnuvası, Avustralya Formula 1 Grand Prix gibiçokönemli spor etkinliklerine evsahipliği yapıyor.
Melbourn’da gezmenin en iyi yolu tramvay kullanmak.“İdeal” kent olduğu için ulaşım konusunda hiç zorlukçekmiyorsunuz.Öncelikle şehrin merkezinde bulunan ve Güney Yarımküre’nin en yüksek binası olan (300 metre)Eureka’yaçıkmanızıöneririm. Buradan tüm Melbourne’u izleme imkanına sahipsiniz.
Nasıl bir yerde olduğunuzu kuşbakışı gördükten sonra Albert Caddesi’ndeki St. Patric Katedrali ikinci durağınız olabilir zira burası Avustralya’nın en büyük katedrali.
İnşaasının tamamlandığı 1872 yılında Avustralya’nın en büyük binası olan Royal Exhibition ise mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir sergi alanı. Hemen bitişiğindeki Carlton Bahçeleri’nde güzel bir yerde olmanın tadınıçıkarabilirsiniz. Yine Victoria Kütüphanesi, St. Paul Katedrali ve ister istemez karşınızaçıkacak olan Flinders Street İstasyonu’nu görmeden dönmeyin derim. Victoria Market ise şehrin pazarı. Burada sebze, meyve, şarküteriürünleri ve otantik yemekler bulabilirsiniz.

Melbourne’da yapılmasıönerilen 5 etkinlik;
1. Royal Exhibition ve Carlton Bahçeleri’ni ziyaret edin.
2. Melbourne Müzesi’ndeüç boyutlu Imax sinemanın tadınıçıkarın,çocuklar için oluşturulmuşözel galeriyi gezin.
3. Federation Meydanı’ndaki cafe ve barlarda bir şeyler için.
4. Melbourne Aquarium’da okyanus dünyasını keşfedin.
5. 1912’den beri büyük ilgi toplayanünlü Melbourne Lunaparkı’na gidin.
Bana sorarsanız, bu liste dışında da nehir kenarında yürüyüşler yapabilir, yerel mutfaktan bir şeyler tadabilir, parklarda gezinebilir; temiz, güzel,“ideal” kentin tadını sokak sokak, tıpkı orada yaşıyormuş gibiçıkarabilirsiniz. Ne dersiniz, bir şehrin ruhunu anlamak için oranın insanları gibi yaşamak gerekmez mi?

​

 

[coolmeen]

New York City USA % Gezilecek yerler

New York ‘da gezilecek yerler deyince sınırsız alternatif olduğunu söylemek mümkün, Hem şehir içerisinde hem de yakın çevrede pek çok attraction var.Burada önemli olan zaman, para ve kişisel zevkler. Örneğin, Discovery Channel’da American Chopper Serisini beğenerek izlediğimden New York ‘a yaklaşık 2 saat mesafede bulunan Orange County Choppers mağazasını ziyaret etmek ve motosikletleri yakından görmek istedim. Eşimi yol üzerinde Woodbury Outlet’e bıraktıktan sonra ben kiraladığımız araç ile Orange County’e gittim. Burada belirleyici unsur kişisel zevkler.

Orange County Choppers

New York planınızı belirlemede temel unsur tatile ne kadar zaman ayırdığınızdır. Eğer 1 haftanızı ayırabiliyorsanız dolu dolu gezme şansınız var. Bununla birlikte çoğunlukla izlenen yöntem (ki turlar da genellikle böyle yapar) 9 günlük bir planda 3 gün New York , 3 Gün Orlando, 2 Gün de Miami yapılması şeklinde. Bu yöntemi uygulayan biri olarak ben çok tavsiye etmiyorum. Nedeni ise planınız çok sıkışık olup tam anlamı ile gezememe durumu ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bu yöntemi uygulayanlar 3 gün New York’da gezi, 3 Gün Parkları ile ünlü Orlando , oradan da araba kiralayarak beach ve clubları ile ünlü Miami’ye geçerler.Eğer bunu yapmayı düşünüyorsanız minimum 15 gün ayırın derim.Bununla birlikte her ne olursa olsun New York’a minimum 3-4 gün ayırmalısınız.New York’u gezerken çok rahat edeceğinizin garantisini verebilirim. Manhattan adasını dikey kesen yukarıdan aşağı 12 avenue(cadde) ve Central Park’dan itibaren aşağıya kadar yatay kesen 59 street(sokak) ile mükemmel bir adresleme sistemine sahiptir. Örneğin Rockefeller’in tepesine çıkıp manzarasına bakacaksanız 5 ve 6. Avenue arası 49. Street’e gitmeniz gerekiyor.. Her sokak kesişiminde nerede olduğunuzu belirten levhalar mevcut.Ulaşım olarak Metro çok rahat. Bir not; okuduğumuz forumlarda genellikle gece metroya binmeyin denir. Biz her gidişimizde bolca yürüdüğümuz için toplu ulaşıma pek ihtiyaç duymadık, ihtiyaç olduğunda da taksileri kullandık. En uzun mesafe dahi 15 $ civarında tuttuğu ve 4 kişi olduğumuz için daha uygun geldi.Ek olarak New York’da araç kiralamayı sakın düşünmeyin. Pek çok NYC”li ehliyet dahi almıyor çünkü ihtiyaçları yok.Ancak şehir dışına çıkmayı düşünürseniz mantıklı.Gökdelen tepesi demişken oradan başlayalım. Manhattan Skyline.



Manhattan , 1,6 milyon popülasyonu ile yüzölçümüne göre dünyanın en kalabalık bölgesi. Dolayısı ile sayısız gökdelenleri ile de meşhur. Çelik devrimi ve Carnegie’in start vermesi ile burada çok fazla sayıda gökdelen yapılmış. Bu durum şehircilik açısından kötüdür aslında.Bu gökdelenler yüzünden sokaklara öğlen saatleri hariç güneş pek olmaz.Ek olarak bu gökdelenlerin arasında rüzgarlı günlerde zorlanmanız olası. Özellikle de kış sezonunda.Skyline görmek isterseniz öncelikle gün batımının biraz öncesinde gidip hem gündüzü hem gün batımını hem de geceyi aynı anda görmenizi tavsiye ederim.Bunu ayarlamak için planladığınız saatten 1 saat önce orada olun. Çünkü Amerika , “kuyruklar memleketi”

Yukarı çıkmanız haftaiçi /haftasonu farketmeksizin 1 saat sürer.Gökdelen olarak temelde 2 alternatif var. Biri herkesin yakından bildiği Empire State Building.1929 Yılında yapılan bu bina 102 Katlı ve 443 metre uzunluğunda.Kişi başı 25$’a 86.kattaki seyir terasına çıkabilirsiniz.(Main Deck). Dilerseniz 49$’a 102.kattaki Top deck’e de çıkılabilir. Sıra beklemek istemezseniz, biraz daha pahalı olan express hizmetinden de faydalanabilirsiniz. Detaylar: Visit NYC Observatory - NYC Tourism | Empire State Building


Tabi ilk ve en uzun süre dünyanın en uzun gökdeleni olma ünvanı ile Empire State Building tüm turizm trafiğini çekse de bence daha iyi bir alternatif Rockefeller Center’ın tepesi “Top Of The Rock”dır. Bunun En önemli nedeni buradan Skyline’a bakarken Empire State’i de görme şansınızın olmasıdır. Yukarıdaki fotoğraf da buradan çekilmiştir.Ayrıca Central Park’ın da çok iyi bir manzarası ile karşılaşırsınız. Ek olarak Rockefeller Building’in içerisinde Amerika’nın en önemli yayın kuruluşu NBC’nin stüdyoları mevcut. Kişi başı 27$’a Top of The Rock’a çıkabilir veya 38$’a Rockefeller Center komple turu yapabilirsiniz.



Eğer geziniz kısa süreli ise mutlaka city sight ile gezmenizi tavsiye ederim. Bu çift katlı üstü açık gezi otobüslerinin en popüler olanları Grey Line’ın işlettikleri. http://www.newyorksightseeing.com/ . GreyLine’ın pek çok alternatif tur planı var. All loops Tour dedikleri ana paketin içerisinde , Uptown, Downtown, Brooklyn, Bronx ve Night tour loopları var. Tercihinize göre 48 veya 72 saatlik turlardan birini satın alıp, onların deyimi ile “hop on hop off” kafana göre in arkadan gelene bin yapabilirsiniz. Bunların iyi yanı rehberlik hizmetleri, yeterli Ingilizceniz var ise keyifle kısa sürede tüm şehri gezebilirsiniz. 48 saatlik turun kişi başı maliyeti 54$.Bir tavsiye ise helikopter turudur.150$ gibi yüksek bir maliyeti olsa da inanın değiyor

NYC deyince ilk akla gelen sembollerden biri de Özgürlük Heykelidir (Statue Of Liberty). Burası Manhattan’ın dışında ve ulaşım deniz yolu ile mümkün. Buraya , adanın en ucunda bulunan Battery Park’tan ulaşım sağlarsınız. Bununla birlikte buraya gidip gelmek yarım gününüzü alır. Bir alternatif olarak aynı yerden Staten Adasına ücretsiz giden Staten Island Ferry’e binebilir ve yol üzerinde Özgürlük Heykelinin yanından geçerken fotoğraflayabilirsiniz. Gittiğiniz feribot ile geri dönerken NYC’nin silüetini de fotoğraflayabilirsiniz. Eğer vaktiniz bol ve yakından fotolarını çekmek isterseniz kişi başı 17$’a bilet bulabilirsiniz. Detaylar: http://www.statuecruises.com/Hazır Özgürlük heykeli için Downtown’a inmişken Downtown turunu yapmakta fayda var. Downtown New York’da gezilecek yerlere bakacak olursak ;
Statue of Liberty

Ellis Island:Burası uzun yıllar Amerika’ya ilk kez gelen göçmenlerin kontrol noktası olarak kullanıldı. Şimdi ise Göçmen Müzesi olarak kullanılıyor
Brooklyn Bridge

Bu köprü Dünya’nın rekorlar kıran en önemli köprülerinden. 1886’da tamamlandığı gün Dünya üzerindeki en uzun köprüden 50% daha uzun ve çelik halat sistemi ile yapılmış ilk köprü. Bu köprü bugün yaya trafiğine açık. Yaklaşık 20 dk’da karşıya geçip , köprünün sağ tarafında kalan bölümdeki “Brooklyn Bridge Park” da keyifli zaman geçirerek manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.


Brooklyn Bridge

Brooklyn Bridge e giderken yol üzerninde Dünya’nın en önemli Finans Merkezi Wall Street ve NYSE’ye (New York Stock Exchange) muhakkak uğrayın. NYSE artık ziyaretçi kabul etmese de Yakınında Bulunan Federal Reserve Bank Of New York’da önceden rezervasyon yaptırmak kaydı ile ücretsiz bir tur yapabilirsiniz.

Wall Street’in en önemli ikonu ise Charging Bull’dur (Wall Street Bull) . 3.200 kg ağırlığındaki Bronzdan imal edilen bu Boğa Heykeli, Amerika’nın agresif Finansal Optimizmini simgeler

.
bull wall street

Bu bölge Financial District olarak geçer ve kimilerine göre Dünya’nın en zeki adamlarının bulunduğu bölge olarak anılır. Hatta bu bölgede m2 başına düşen IQ seviyesi gibi esprileri de meşhurdur.Downtown’da muhakkak uğranması gereken yerlerden biri de 11 Eylül saldırısı ile yok olan World Trade Center(İkiz Kuleler) anıtı ve Yerine yeniden inşa edilen gökdelenleri görebilirsiniz.



Bunlar dışında Downtown’da China town’da gezip alışveriş yapabilir, Little italy’de Ferrara Bakery’in muhteşem Tiramisu’larından tadabilir, J&R mağazalarından uygun fiyata elektronik ürünler satın alabilir ve Century 21 mağazasından inanamayacağınız uygunlukta fiyatlara kıyafet/ ayakkabı/ valiz vb. aksesuarlar satın alabilirsiniz.Dönüş yolunda ise muhahakkak Soho’dan yürüyerek geçin derim. Burada tasarımcılara ait çok güzel mağazalar ve cafeler mevcut. La Colombe cafe de muhakkak bir kahve için derim.



Downtown ile ilgili son önemli bölge ise Club ve Barları ile ünlü Meatpacking District. Burada kaliteli müziği canlı olarak dinleyebileceğiniz barlardan, temalı club’lara kadar pek çok alternatif var. Bazı club’lara giriş üyelik gerektiriyor, gitmeden önce araştırmanızda fayda var. Club detayları için:http://www.livehotspotnyc.com/neighborhood/meatpacking-district . Benim gibi Jazz severler için ise Blue Note, Birland ve Jazz standart’ı önerebilirim.​

 

[coolmeen]

Brisbane City AU.

Brisbane, Avustralya
'da bir kent, aynı zamanda Queensland
'ın merkezi. 1990
yılına göre 1,301,700 nüfusu vardır. == Tarih == Brisbane 1824
yılında kurulmuştur. Önceleri bir ceza sömürgesiyken, 1834
'te Güney Galler valisi Lord Brisbane'in adı verildi. 1842
'de serbest sömürge merkezi olan kent, İpswich kömür yataklarının işletilmesi ve bölgede tarım üretimine geçilmesi sonucu hızla gelişti. Kentin Brisbane ırmağının bir büklümünde kurulan ticaret merkezi, konut toplulukları ve göz alabildiğine uzanan banliyölerle çevrilidir. Çeşitli sanayi etkinlikleri (besin sanyisi, makine yapımı, vb.) özellikle haliç kıyısında toplanır.

Limanın trafiğiyse 10 megaton civarındadır. == Demografi == 2006 nüfus sayımında Brisbane'in nüfusu 1.763.131 idi, ve böylece Avustralya'nın üçüncü en büyük şehridir. Avustralya İstatistik Bürosu - 2006 nüfus sayımı } 2006 nüfus sayımına göre, Brisbane nüfusun %1,7'sinin etnik kökeni yerlidir ve %21,7'si yurtdışında doğdu. Avustralya'nın dışında doğanlar arasında, üç esas doğum ülkeleri Yeni Zelanda
, Güney Afrika
ve Birleşik Krallık
. Brisbane evlerin %16,1'inde yabancı bir dil (yani İngilizce
olmayan bir dil) konuşulmaktaydı; bunların en çok konuşulan Mandarin
, Vietnamca
ve Kantonca
idi.

[h=2][/h]​

 

[coolmeen]

Miami City USA

Miami deyince herkesin aklına genelde muhteşem sahilleri, sahilde paten ile kayan kızlar , Miami Vice ve Will Smith geliyor değil mi?

Önce Will Smith’ten hepimizin çok iyi bildiği Miami parçasını açalım ve havaya girip Miami Gezi Rehberi ni okumaya başlayalım

Miami’ye geldiğinizde birçok olumlu ve olumsuz duyguyu bir arada yaşayabiliyorsunuz. Olumlu olanları dizi ve filmlerde gördüğünüz hayal dünyasının içinde kendinizi bulmanız. Olumsuz olan tek duygu ise ne yazik ki hep mükemmel haliyle gördüğünüz South Beach’in aslında o kadar mükemmel bir sahil olmadığı (Bence). Miami’ye asıl gitme amacınız deniz ise bence planlamanızı South Beach’e göre değil , Key West’e göre yapmalısınız.

Aslında Miami’de gezilecek yerleri ve yapılacak şeyleri paylaşmadan önce kalacağımız oteli seçmekte fayda var. Şehrin kalbi ve bütün otellerin bulunduğu bölge, uzun bir cadde olan Ocean Drive bölgesi. Biz gittiğimizde otelimizi buradan seçmiştik ve gayet de memnun kaldık. Şehrin merkezinde yer alan Ocean Drive’da genellikle oteller, o caddeyi kesen bölge olan Lincoln Avenue’de ise şık restaurantlar bulunuyor.
Miami Otelleri


Eğer kendinize Doğu Amerika turu ayarladıysanız önce New York’a uçabilirsiniz. Oradan iç uçuş ile Orlando’ya geçebilir, oradan da araba kiralayarak Miami’ye geçebilirsiniz. New York – Orlando arası uzak ama Orlando – Miami arası araba ile yaklaşık 3,5 saat sürüyor.
Gelelim Miami’de gezilecek yerlere.

Miami’de gezip görebileceğiniz ve deneyimleyeceğiniz birçok güzellik bulunuyor . Ancak ilk olarak Little Havana’yı anlatarak başlayalım. Little Havana adından da anlaşılacağı gibi zamanında Küba’dan kaçan Kübalıların yerleştikleri ve tamamı Kübalılardan oluşan bir semt. Bölge binaları ve dükkanları ile Küba’yı andırıyor.

Eğer ki Puro’ya meraklıysanız burada birçok puro fabrikası var. Buradan mutlaka puro alın derim. Hatta fabrika/ dükkanlarda hem üretimi (genç kızların bacaklarında değil

) hem de değişik puroların sergilendiği satış bölümlerini deneyimleyebiliyorsunuz.

Bölge o kadar yerel ki şöyle bir örnek vereyim: Puro fabrikalarının (Cigar Factory) olduğu bölgeyi öğrenmek için bir markete girip tarif istedik ve ne yazik ki başarılı olamadık. Çünkü burada yaşayan insanların bir çoğu Ingilizce bilmiyor

Ingilizce sorularınıza Ispanyolca karşılık veriyorlar

Ama bu deneyimi kesinlikle yaşamanız gerekiyor. Hele ki Puro satın almak için bir fabrikaya girdiğimizde bize bir Küba kahvesi ikram ettiler ki tadı hala damağımda kalmıştır.


Little Havana’dan sonra Miami Vice dizisinin de çekildiği Bayside alışveriş merkezinin olduğu bölgeye gidebilirsiniz. Burası kritik bir nokta. Çünkü tekne ile yıldızlar adasına buradan hareket ediyorsunuz. Will Smith, Ricky Martin, Shaquille O’Neal, Madonna , Sylvester Stallone gibi birçok ünlünün malikanelerine genelde karadan geçiş yok ancak bu tekne turu ile Yıldızlar Adası turunda bu malikaneleri görebiliyorsunuz.

Bu arada Miami’de bizi şok eden bir olayı da anlatayım. Bayside da gezerken orada yer alan tek bir Puro dükkanı dikkatimizi çekti ve içeri girerek farklı bir puro var mı bakmak istedik. İçeri girdiğimize kulaklarımıza inanamadık ! Çünkü içerde mekan sahibinin bilgisayarından gümbür gümbür Kurtlar Vadisi dizi müzik sesi geliyordu. Ne kadar şaşırdıysak artık ağzımızdan herhangi bir kelime çıkmadan “Türk müsünüz?” dedi. Biz de evet dedik ve hikayesini dinledik. Kendisi öğrenci olarak gelmiş ve sonrasında orada kalmış bir Türkmüş ! Dünya küçük

Maimi de ilginizi çekecek bir diğer aktivite ise Everglades bataklığı . Burayı şu şekilde hatırlayabilirsiniz. Polis Akademisi 5 filminin bir kısmı da bu bataklıkta çekildi. Hatta serinin bu beşinci filmi komple Miami’de çekildi .(Gözünüzde canlandı mı ?) (Police Academy 5: Assignment: Miami Beach (1988) - IMDb) Burada Hovercraft larla bataklıkta timsahların arasında gezerek inanılmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Burası aynı zamanda Amerika’nın en büyük 3. Milli Parkı.

Eğer vaktiniz müsaitse ve sezon içerisinde gittiyseniz Miami Heat ‘in bir NBA maçına da gidebilirsiniz. Miami Heat takımının maçlarını oynadığı salonun adı American Airlines Arena ve Bayside Alışveriş merkezine çok yakın.
Burada araba ile gezerken bir diğer ilgimizi çeken şeyin normalde Los Angeles’te bulunan Hollywood burada bir semte adını vermiş.GPS’de görürseniz şaşırmayın.

Vaktiniz bol ise Bahamalara ve Miami çevresindeki diğer adalara buradan tur ile gidebilirsiniz. Bizim vaktimiz kısıtlı olduğu için gidemedik

Gelelim en çok vaktinizin geçeceği Ocean Drive bölgesine. Burada sayısız barlar ve Cafelerin beğendiğiniz birinde oturup okyanusu seyredebilirsiniz. Paten ile kayan kızlara özeniyorsanız onlarla birlikte sahil şeridi boyunca gezebilirsiniz de

Yukarıda yazdığım gibi restaurantların olduğu cadde Lincoln Avenue. Burası akşamları inanılmaz bir atmosfere bürünüyor. Masaların hepsi sokaklara atılıyor akşamınızın çok keyifli geçmesini sağlayabilirsiniz.

Farklı bir aktivite olarak da yin Tekne kiralayarak Miami River’da gezebilirsiniz. Miami River bölgesinde önlerine park etmiş yatları ile inanılmaz lüks malikaneleri görebilirsiniz.

Miami gece kulüplerinden de size önereceğimiz iki tanesi var ki mükemmel. Bir tanesi Hoy Como Ayer (https://tr.foursquare.com/v/hoy-como-ayer/40e0b100f964a520c5041fe3) diğeri ise The Vagabond (https://tr.foursquare.com/thevagabondmia ) isimli gece kulübü.
İyi Eğlenceler

Gezecegiz.com’u Facebook ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın

Miami Key West yazısı için tıklayın.




​

 

[coolmeen]

AMSTERDAM

7 ŞUBAT 2016 · YURTDIŞI · ZEHRA ARSLAN
​

Bu şehir Hollanda’nın diğer şehirlerinden sadece başkent olma özelliği ile değil çok farklı atmosferi ilede ayrılıyor. Hollanda’ya gitmenin en uygun yolları eğer geniş vaktiniz varsa Germanwings, Ryanair gibi hava yolları ile olabilir. Geniş vakit diyorum; çünkü bu uçaklar aktarmalı gidiyor ve bazen uzun bekleyişler yapabiliyorlar. Zaman zaman bazı hava yolu firmaları uygun fiyatlı Amsterdam Uçak Bileti kampanyaları düzenliyor. Önceden gideceğiniz tarih belli ise biletinizi erken almak size maddi olarak kazanç getirecektir. Yalnız vize konusunda sizi uyarmak isterim; eğer Hollanda dışında başka bir Avrupa ülkesinden schengen vizesi aldıysanız kapıda sorun yaşayabilirsiniz.

Şehir oldukça küçük bir iki günde yürüyerek her yerini gezmeniz mümkün. Kuzey denizinin şehrin içlerine kadar girerek kollara ayrılmış olması Amsterdam’a çok özel bir hava katıyor. Tıpkı Venedik gibi bir çok kanal ve bu kanalların üzerinde bir çok köprü var. Şehirdeki tüm evler meşe kazıklar üzerine oturtulmuş. Zaman içinde kazıklar eğilmeye başlayınca evlerde eğilerek ilginç görüntüler oluşturmuşlar. Hatta kanal kenarındaki bir kaç eve dans eden evler adı verilmiş. Kanal kenarlarında bağlı yüzlerce bisiklet akşama kadar sahiplerini bekliyor. Bu arada Amsterdam’da yüksek oranda bisiklet hırsızlığı yapıldığını yazmadan geçemeyeceğim. Sabah erken saatte dışarı çıktığınızda yüzlerce şık giyimli kadın ve erkeği pedal çevirirken görürsünüz. Amsterdam’da trafik kazası geçirmekten çok bir bisikletlinin size çarpmasından korkmalısınız. Kendilerine ayrılmış olan bisiklet yolundan hızla geçip gidiyorlar. Size tavsiyem asla bisiklet yolundan yürümemeniz.Amsterdam deyince akla ilk gelen yerlerden biride meşhur Red Light. Yolunuzun buraya düşmemesi mümkün değil. Herkes büyük bir merak içinde, camların arkasındaki bu hayatları görmek istiyor. ticareti oldukça serbest, kadınlar kanal boyundaki evlerin pencere kenarlarında kırmızı ışıklar altında iç çamaşırları ile kendilerini sergiliyorlar. Bir evde kırmızı florasan yanıyorsa ve kırmızı perdeler varsa o evde %90 bir kölesi var demektir. Bu bayanların Polonya ve Bulgaristan’dan başka işlerde çalışacakları söylenerek mafya tarafından kandırılıp buraya getirildikleri ve bu işlerde çalıştırıldıklarını öğrendiğimde, camların önünde gülüp dans etmeyi canlarını kurtarmak adına yaptıklarını anladım.Nerdeyse tüm hediyelik eşya mağazalarında, sekse dair esprilerle dolu, mutfak eşyasından, giysiye hatta yenecek ürünlere kadar bir çok ürün mevcut. Seksin bu kadar ticareti yapılırken bir yanda da güvenli olması adına bir çok mağaza ürünler satıyor. Bunlardan biri www.condomerie.com buradan seçeceğiniz eğlenceli prezatifleri dünyanın her yerine kargo ile gönderiyorlar. Bunun yanı sıra hafif ve ağır bir çok uyuşturucunun legal ve illegal satıldığı bir çok dükkan var.

Şehri kanallardan geçerek görmek isterseniz tekne turu yapma şansınız var. Hollanda’ya özgü uzun ve her tarafı camlı teknelerle 1 saat süren bir tur yapabilirsiniz. Bu tur için farklı firmalar var bunlardan biri TUI, bu firmayı seçerseniz yemeksiz tur bedeli 12,5 euro, ancak diğer firmayı seçerseniz ki adı Meijer 8,5 euro ödeyerek aynı turu yapabilirsiniz. Kanallarda gezerken yüzen evleri göreceksiniz. Bu evler şehirdeki toprak sıkıntısı nedeni ile bulunmuş çarelerden biri. İçleri normal bir ev şeklinde döşenmiş, ön kısımları balkon gibi kullanılıyor, kenarlarda yeşil çiçekler ev teknenin bahçe sınırlarını belirler gibi. Yüzer ev dedim ama bu evlerin hepsi sabit, yani kenarda demirli aslında

karadan görmek isterseniz genellikle Polonyalı gençlerin kullandığı arkasında 3 kişilik oturma yerinin olduğu bisikletler var. Bunlarla her zaman pazarlık yapma şansınız var unutmayın. Böyle bir turun pazarlıklı 15 dakikalık fiyatı kişi başı 3 euro, yarım saati kişi başı 7 euro. Bu turlar bilmediğiniz mekanları keşfetmeniz için iyi olabilir ancak ben size olabildiğince yürümenizi tavsiye ederim. Bir şehri öğrenmenin en güzel yolu her zaman yürümektir. Kanal kenarlarında, Red Light Street’de ve Dam meydanında ilginizi çekecek bir çok şey bulacağınızdan eminim. Dam meydanında Madam Tussaud müzesi ve hemen meydanın yakınında ünlü ressam Rembrandt’ın evini ziyaret edebilirsiniz. Bitkilere merakınız varsa mutlaka çiçek pazarını ziyaret edin derim. Meşhur Hollanda lalelerinin soğanlarını buradan temin edip evinizi renklendirebilirsiniz.Tabi kahvaltı için dayanılmaz lezzette olan Hollanda peynirlerini unutmamak lazım. Kaasland isimli dükkanı gördüğümde fare olup bütün peynirleri yemek istedim. Bu dükkan hayatımda gördüğüm en güzel peynir dükkanı. Belki 30-40 değşik çeşit Hollanda peyniri satıyorlar. İnternet sayfalarından sipariş verdiğiniz takdirde hızlı kargo ile bir günde peynir elinize ulaşıyor. Tabi merakla web adresi varmı diye düşünüyorsunuz elbette var. Türkiye’de 12 TL ye aldığım füme peyniri bu mağazada 1,99 euro fiyata görünce bir kaç tane peynir ile birlikte web adresini almayı da ihmal etmedim Kaasland-Singel Amsterdam e-mail adresi ise [email protected]

Konaklama için çok fazla seçeneğiniz var. Ancak gitmeden önce bunu Türkiye’den halletmek en akıllıca çözüm. Eğer bir kaç arkadaş gidiyorsanız size ev kiralamanızı önerebilirim. Avrupa’nın bir çok yerinde var olan bu sistemde, mobilyalı evleri bir kaç günlüğüne kiralayabiliyorsunuz. Dört kişinin konaklayabileceği bir evin günlük kira bedeli 95 euro civarında. İyi bir otelde kalmak isterseniz kişi başı günlük bu fiyatı ödeyebilirsiniz. Kiralayacağınız evin içinde yemek pişirmenize olanak sağlayacak her türlü şey mevcut, salonda ise TV den müzik setine varana kadar her araç bulunuyor. Bu evleri booking.com adresinden bulabilirsiniz. Kanal kenarındaki sevimli otellerin birinde konaklamak isterseniz bunun için hotelbrian.com adresini ziyaret etmelisiniz.​

 

[coolmeen]

Kahire

Sharm El Sheikh ve Kahire Gezi Rehberi

13 Ağustos 2013 Yazar: Tolga Tiftik 3 Yorum


Şarm El-Şeyh ya da kısaca Şarm… Burası dünyada görebileceğiniz cennet niteliğinde su altı güzelliklerine sahip Mısır’ın Sina Yarımadası’nda Kızıldeniz kıyısında bir tatil ve turizm kenti. Hiç birşey bilmiyorsanız Digiturk’un akvaryum görüntüsünü görmüşsünüzdür hah işte orası Şarm’ın denizi… Kent dediğime bakmayın aslında boylu boyunca muhteşem bir sahil ve kıyılarda kurulmuş oteller ve hemen otellerin arkasından başlayan çölden bahsediyorum. Ayrıca Sharm El Sheikh şeyhin sakalı anlamına geliyormuş harita üzerinde de sanki bir sakal görünümü var
.
Sharm El Sheikh su altından bir görüntüMısır’a giderken hep arkadaşlarımızdan ya da sağdan soldan okuduğumuz bilgilerden en büyük endişemiz yemeklerdi. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey nerede kalacağınız! Şarm genel olarak turları çok ucuz olan bir yer ve burada sizlere önerim sakın ama sakın otel seçerken 3 e 5 e bakmayın dediğim gibi zaten ucuz… En kritik nokta seçeceğiniz otelin misafirleri ağırlıklı olarak kimler. Çünkü otelde kalan misafirlere göre otelin mutfağı da ona göre şekilleniyor. Biz İtalyanların ağırlıklı olarak tercih ettiği 5 yıldızlı Sheraton Oteli‘nde kaldık ve uçak+transferler+herşey dahil kişi başı 599 dolar gibi bir ücret ödemiştik. Tabii tatil boyunca bol bol spaghetti, pizza tarzı İtalyan mutfağının tüm meşhur yiyeceklerinden afiyetle tadıp mutlu şekilde evimize döndük.Şarm’a ayak bastığınızda ilk olarak müslüman olduğunuzu anlarlarsa müslüman bir ülke olmasından Mısır’lılarla sıcak bir sohbet başlıyor. Ve Türkiye dediğinizde hemen size bir dönem Beşiktaş’ta futbol oynamış Mısır’lı Ahmed Hasan’ı soruyorlar. Bu hiç sekmez en

azından bizde öyle oldu…
Ahmed Hasan (Beşiktaş 2003-2005)Ama buradaki en ilginç anektod bir Mısırlı ile sohbet ederseniz“Hi are you Italian?” diye laf attığında “No Turkish!” derseniz hemen aaa yeeaaavaş yeeaaavaş Hasan Şaş derlerse bunun bir Mısır atasözü olduğunu sanmayın

Tüm Mısır’lılar yavaş yavaş Hasan Şaş lafını ezbere biliyorlar. Bunun sebebi de 2002 yılında Türk Milli takımımızı Dünya Kupası finallerinde bir Türk kanalından ilgiyle izlemiş olmalarından. Bir maçta spikerin “Yavaş Hasan, yavaş… Hasan Şaş” demesiyle ağızlarında sakız oluvermiş. Ancak “Allaha şükür, Hakan Şükür!” derseniz bunu anlamazlar denemeyin bile

Varsa yoksa onlar için Hasan Şaş…Neyse gelelim Şarm turumuza;Öncelikle Şarm’a giderken yanınıza almanız gereken en önemli 3 şey şnorkel, maske ve su altı fotoğraf makinası. Mayo demiyorum bile

Mısır’da hava sıcaklığı 40 küsur derecelerde ancak gözünüz korkmasın nem oranı “SIFIR”. Bu şu demek; şıpır şıpır terliyorsunuz ancak ülkemizde nem oranı yüksek yerlerde offf bu ne sıcak dediğiniz gibi bunalmıyorsunuz. Bir de eğer sigara içiyorsanız Mısır’da sigarayı bırakabilirsiniz çünkü sıcaktan sigara içme isteğiniz hiç olmuyor

Mısır’a vardığınızda Türk parasının değerli olduğu ender ülkelerden birine gitmenin verdiği hazzı yaşayacaksınız. Genelde herşey çok ucuz. Almanız gereken en önemli 3 şey şnorkel, maske ve su altı fotoğraf makinasıŞarm turunda piramitler, Ras Muhammed, çölde safari veya o canım denizi tabanı saydam bir tekneden izlediğiniz “Glass Boat” dedikleri tekneyle gezme ya da dalış gibi herşey ekstra ücrete tabidir. İlk gün tur rehberi sizi toplar ve bunlardan hangilerini istediğinizi sorar. Aşağıda detaylı olarak katıldığımız turları sizlere anlatacağım.Öncelikle şunu söylemeliyim eğer gerçek bir dalgıç değilseniz kesinlikle Tiran adasına götürdükleri dalış turuna katılmayın. Çünkü gidenlerin yorumu e burada su altı zaten muazzam haybeye gittik şeklinde oldu. Bir diğer katılmayın diyebileceğim tur ise “Glass Boat”. Çünkü dediğim gibi Mısır’da şnorkel ve maske ile kendiniz suyun altında zaten büyüleniyorsunuz. Tekneye binip uzaktan izlemek bize çok saçma gelmişti o yüzden tercih etmemiştik.Önerim otelin sahiline geldiğinizde Türk olduğunuzu benim yaptığım gibi belli etmeyin

Neden söylüyorum; ben koşarak cumburlop suya atlamıştım ancak sonradan öğrendim ki suyun altı kıyı şeridinde muhteşem mercan resifleriymiş ve kıyıdan denize girmek yasakmış. Bir diğer deyişle sahilden o gördüğümüz dubalar “Burası derin! Dubaları geçme!” dubaları değilmiş. Tam tersi denize dubaların arkasından girilmeliymiş. Meğer iskeleler o yüzden yapılmış ve sahil şeridindeki dubaların arkasına iskele üzerinden gidip denize girilmesi gerekiyormuş. Neyseki tenha bir yerde yapmıştım

Bir de sakın ama sakın denizin içinden istiridye kabuğu, taş veya herhangi birşey alıp getirmeye kalkmayın. Çünkü havaalanında yakalanırsanız cezası hapis!Bu ufak bilgiyi de verdikten sonra gelelim ekstra turlara;RAS Muhammed Milli ParkıTek kelimeyle büyüleneceksiniz… Mısır piramitleri turundan sonra 2. favori tur diyebilirim. Sakın gitmemezlik yapmayın! Burası dünyadaki dalgıçların dalarak hacı oldukları yer de deniyor. Ras Muhammed turu yaklaşık 1 gün sürüyor. Yol üzerinde İsrail savaşından kalma siperleri görüyorsunuz. Öğlen bedevi çadırında yemek yiyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafta bulunan Allah kapısından geçip, uydudan görülmediğini söyledikleri çölün ortasındaki “Magic Lake” e giriyorsunuz. Ayrıca burada mangrow ağaçlarını da görüyorsunuz. Sonrasında da Ras Muhammed‘in o muhteşem denizine kendinizi bırakıyorsunuz. Tam 2 saat sudaydık ve suyun altı o kadar muhteşemdi ki hiç çıkmak istemedik. Sonrasında da otele dönüş. Allah Kapısı Ras Muhammed PlajıÇölde SafariAkşam yemeğini yedikten sonra hep beraber ATV’leri teslim alacağınız yere gidiyorsunuz. Ve tek sıra halinde ATV’lere binip en önde ve en arkada rehberler eşliğinde çölün derinliklerine doğru yolculuğa başlıyorsunuz. (ATV’lere 2 kişi ya da tek kişi binebilirsiniz) Önerim yanınıza mutlaka başörtü ya da tülbent almanız. Çünkü çölde yolculuk yaparken yüzünüze gelen kum hiç de hoş olmuyor

Sonrasında da çölün derinliklerinde güneşin batışını ve bedevi çadırında çayınızı yudumluyorsunuz. Ancak böyle dediğime bakmayın çay bizim çaylar gibi değil zaten bardağı elinize almanızla geri koymanız bir olacak

Takılmayın burada olay çölde ATV ile yolculuk yapıp ambiansı yaşamak. Bu tur yaklaşık 2 saat civarında sürüyor. Çölde SafariKahire Turu (Piramitler, Nil Nehri, Kahire Müzesi, Han El-Halili)Bu tur için gece 02.00 gibi yola çıkıyorsunuz ve ertesi gün gece aynı saatlerde otelinizde oluyorsunuz. Turda sabah Kahire’ye varıp Nil Nehri üzerindeki köprüde fotoğraf çektirdikten sonra piramitlerin o büyüleyici atmosferine ulaşıyorsunuz. Burada detay vermiyorum gidip yaşamanız en doğrusu sürprizi bozmayalım

Sonrasında papirüs satan büyük bir mağazaya uğrayıp sergi niteliğinde muhteşem papirüsleri ve papirüsün nasıl yapıldığını görüyorsunuz. Eğer gerçek papirüs arıyorsanız başka yerden almamalısınız. Şunu söylemeliyim Mısır normalde ucuz olmasına rağmen gerçek papirüs biraz tuzlu. Eşe, dosta papirüs almak isterseniz sokakta bizim paramızla 2 TL civarına muz kabuğundan papirüs alabilirsiniz. Ancak bu papirüsler 1-2 ayda yamulup ne olduklarını belli ediyor benden söylemesi

Piramitler ve SfenksBuradan sonra da dünyanın en büyük ve en fazla tarihi eser bulunan müzelerinden biri kabul edilen Kahire müzesine gidip orada uzun bir süre vakit harcıyorsunuz. Burada göreceklerinize gerçekten inanamayacaksınız! Ekstra ücret ödeyerek gerçek mumya bile görebilirsiniz. Kahire müzesi de bittikten sonra Nil nehrinde tekne ile gezerken yemeğinizi yiyorsunuz.En son olarak da Han el-Halili denen kentin en büyük çarşısına giderek alışverişinizi yapıyorsunuz. Burasını tarif etmek gerekirse bizim Tahtakale’den farksız bir yer. Mısır’da alışveriş yapacaksanız söylenecek tek şey var pazarlık, pazarlık, pazarlık..! Alacağınız şey 1.000 Mısır poundu gibi birşeyse ki bu da yaklaşık olarak 280 TL ye denk gelir. İyi pazarlık yaparsanız 200 Mısır pounduna almanız içten bile değildir. Pazarlık yaparken müslüman olduğunuzu, Ahmet Hasan’ı ve Hasan Şaş’ı söylemeyi unutmayın akan sular durur

Han el-Halili’de bittikten sonra otele dönüş yolu başlar.Son olarak Şarm’a gittiyseniz Na’ama Bay’a uğramadan olmaz. Zira burası Şarm’ın kalbidir. Kaliteli restoranlar, sokakta yağlı boya tablo yapan sanatçılardan tutun görülmeye değer bir yerdir. Şarm’da otelinizden çıkın ve hemen bir taksiye binin çünkü ödeyeceğiniz paraya şaşıracaksınız. Şu kadarını söyliyim küçük pet şişe su benzinin litresinden daha pahalıydı.Muhteşem bir deniz tatili ile birlikte tarihi de yaşamak istiyorsanız Sharm El Sehikh tam size göre. Mısır için İskenderiye’de ya da Kahire’den başlayan çok tur var ancak yakınlarımdan ve rehberlerden duyduğum, konaklama yapacağınız yer Sharm El Sehikh olsun buradan gideceğiniz yerlere gidin şeklindeydi. Biz öyle yaptık ve inanılmaz bir deneyim oldu. Darısı sizin başınıza

 

[coolmeen]

WASHİNGTON DC USA

Amerika gezilerimizin bu serisinde Washington DC'ye Obama'ya konuk oluyoruz 3 gün, gerçi Obama yoğunluğundan dolayı randevumuzu iptal etti, ama biz yine de şehri gezmeden edemedik Washington DC (District of Columbia), bildiğiniz gibi ABD'nin başkenti ve Washington eyaletinde değil. New York'un güneyinde Potomac nehri kıyısındaki bu şehri gezmek için en az 2 güne ihtiyacınız var.Gezilecek yerlerin hemen hemen hepsi, National Mall denilen (alışveriş merkezi değil); Potomac nehri kıyısında uzanan ve sanırım 5-8 km2 alana yayılmış bir yeşilliğin çevresinde. Aşağıdaki haritaya tıklayıp daha detaylı görebilirsiniz. Batıdan doğuya yürünmeye başladığımızı farzedersek sırasıyla karşımıza çıkacak gezilecek yerler:1) Lincoln Memorial, onun sağında ve solunda Vietnam ve Kore savaşı anıtları. Vietnam'da ne kadar çok askerin öldüğünü duvara yazılı isimlerden ve kayıt defterinin kalınlığından anlayabilirsiniz. Kore Savaşı anıtında Türkiye'nin de adı var 2) Reflecting Pool yanından güzel bir yürüyüş ile İkinci Dünya Savaşı anıtına ulaşırsınız. Sağınızda (kuzey) göl ve nehir manzarası görülebilir 3) Washington Monument: depremden zarar gördüğünden uzunca süreceğe benzeyen bir tadilat var, her tarafında iskele kurulu. Oldukça büyük bir dikili taş.4) Kuzeye dik devam edersenseniz Ellipse bahçesinin hemen arkasında Beyaz Saray'ın ön cephesini görebilirsiniz Ana bina oldukça uzakta kalıyor. Etrafından dolanıp arka tarafına da bakarsanız çok daha yakından White House tecrübesi yaşayabilirsiniz. Maalesef halka açık turlar için 6 ay önceden kongre üyenizden veya ülkenizdeki büyükelçilikten rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.5) Beyaz Saray ile aynı eksende, Washintgon Monument'in güneyinde ise yahudi soykırım müzesi var (US Holocaust Memorial Museum). Almanya'ya kampları bile gezmiş birisi olarak, müzeyi en başarılılardan birisi olarak görüyorum. En üst kattan başlayıp sizi Hitler'in iktidara gelme öyküsünden başlatıp, en altta Nürnberg vb mahkemelerine kadar götürüyor. Videolar, hikayeler her zaman olduğu gibi acıklı, ancak sizleri bu sefer gerçek süprizler bekliyor. 6) Daha doğuya yürümeye devam ettiğinizde, yeşil alanın sağında ve solunda 20'ye yakın Smithsonian Müzelerinigöreceksiniz. Tabelalar ile yönünüzü bulabilirsiniz. Bu müzelere giriş ücretsiz. Hepsini gezmeye kalkarsanız ve sanat merakınız da varsa 1 haftanızı alır sanırım. Ben Air & Space Müzesini tercih ettim. Müze listesi: African American History and Culture Museum, African Art Museum, Air and Space Museum, Air and Space Museum Udvar-Hazy Center, American Art Museum ,American History Museum, American Indian Museum, Anacostia Community Museum, Arts and Industries Building, Freer Gallery of Art, Hirshhorn Museum and Sculpture Garden, National Zoo, Natural History Museum, Portrait Gallery, Postal Museum, Renwick Gallery, Sackler Gallery, Smithsonian Institution Building The Castle 7) Daha da devam ettiğinizde ABD'nin kongre binası olan US Capitol'e geleceksiniz. Çoğu filmden hatırladığınız merdivenleri tırmanıp içini gezebilirsiniz, ben maalesef saatini yakalayamadım ama gece güzel resimlerini çektim. 8) US Capitol binasının arkasında ise Library of Congress - Kongre Kütüphanesi mutlaka gezilmeli. Maalesef saatini yine yakalayamadım ancak özellikle gezilmesi tavsiye ediliyor. Bunların yanısıra saat 17:00'ye kadar bilet almanız gereken Spy Museum ilginizi çekebilir (7th Str ile F Str köşesinde). Dünya ajanlarının hikayeleri ve kullanılan cihazların tarihçesi ile birlikte bol bol Bond referansı da bulacaksınız. 7th Str ise Washington DC'nin merkezinde canlı bir alışveriş ve restoran caddesi. Aslında National Mall bölgesinin kuzeyine doğru gittikçe, 17, 18 ve 7nci sokaklar sanırım restoran olarak oldukça zengin.Ayrıca metronun gitmediği ancak az bir yürüe ile ulaşabileceğiniz nehir kenarı mekanı Georgetown'a mutlaka ama mutlaka gidin. Eski bir şehri andıran yapısı, nehir kenarı yürüyüş yolu, mağazaları ve kalabalığı ile tam bir eğlence ve alışveriş mekanı.Alışveriş için bir başka tercihiniz de Leesburg Premium Outlet olabilir. Shuttle veya kiralık araba ile gidebileceğiniz outlet, DC'ye 40 dakika, Dulles Havaalanı'na 15-20 dakika mesafede. ABD'nin birçok yerindeki Premium Outlet zinciri gibi burada da Lacoste, Tommy Hilfiger, Nine West, Michael Kors, Burberry, Nike, Reebok, Timberland, Columbia, Samsonite vb hemen hemen her mağazanın gerçekten ucuz satışlarını bulabilirsiniz. Bunun dışında Mount Vernon'da George Washinton'un evi var ancak zamanım yeterli olmadığından bu 40 dakikalık mesafedeki yeri ziyaret edemedim. Yine Trip Advisor'dan baktığımda biraz şehir dışında United States National Arboretum adında geniş bir alana yayılı botanik parkı olduğunu gördüm. DC içinde uzun mesafeler yürümek zorundasınız. Yürümek istemeyenler Hop on-off Sightseeing otobüslerine günlük veya 2 günlük bilet alıp daha hızlı ve verimli gezebilirler. Bir alternatif de şehrin hemen hemen her yerinde merkezi sistem ile kiralık olan kırmızı bisikletler. Ayrıca Segway ile tur yapabilirsiniz. Havaalanından otomobil kiralayıp yine oraya bırakmak da bir seçenek ancak DC'de günlük otopark fiyatları 20 USD civarında. Haftasonları 17th Str üzerindeki otoparklarda indirim oluyor.Ben akrabalarımın yanında konakladım ancak otel için güzel puan, konum ve fiyat için Ledroit Park denenebilir. ​