gittigidiyor

Tarihten Dersler

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
Kendinizi Türklere Emanet Edin!

stefan-cel-mare-moldova-romanya-bogdan-prensi-kisinev.jpg


16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:

"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini biliyor muydunuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
Ağaca Asılan Zekat Parası

269668_10150227697504480_165073379479_7172478_6659738_s.jpg


Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını,
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını biliyor muydunuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
Hayal Müessesesi

264214_10150230523924480_165073379479_7198991_5719904_s.jpg


Teb'asını "Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti'nde, akıl hastalarına bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli çamaşır ve çarşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini.

Aynı dönemde Avrupa'da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını,

İstanbul'daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere'nin: "Burası Avrupa'nın asırlar sonra tahayyül edeceği bir hayal müessesidir dediğini ve Osmanlı'nın uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD'de ancak 1956 yılında uygulamaya geçebildiğini biliyor muydunuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
Üçüncü Dünyanın Kobayları

264724_10150231631014480_165073379479_7213188_5331080_s.jpg

Batıda ilaç üretmekle ilgili yönetmeliklerin son derece ağır olup, bir ilacın piyasaya çıkarılmadan önce kobaylar üzerinde yeterince deneme yapılması gerektiğini ve bunun ise uzun ve pahalı bir süreç olduğunu...

Buna çare bulan batılı hümanistlerin(!), yeni geliştirdikleri denenmemiş ilaçları üçüncü dünya ülkelerine pazarlayarak hem para kazanıp, hem de milyonlarca gönüllü kobay üzerin de ilaçlarını denediklerini...

İlaç iyi çıktığı takdirde mallarını batıda pazarladıklarını, kötü çıktığında ise foyası çıkana kadar üçüncü dünya ülkelerine satmaya devam ettiklerini, biliyor musnuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
Bitmeyen Osmanlı Sevgisi

268974_10150227470659480_165073379479_7169623_2515195_n.jpg


Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle "Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını...

Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak'ın'. "Madem ki İstanbul'a gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul'u görmeden almasın!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin , boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını biliyor muydunuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
İnsanlığın En Muhteşem Harikası

254716_247385478616502_120280944660290_888130_8006198_s.jpg


Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta:
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini...

Biliyor muydunuz?
 

cemel

Aktif Üye
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
18
Yaş
40
OSMAN BATUR

osman%20batur.jpg


Türküz dedik çekip çekip vurdunuz...

Bizi vurup bizden hesap sordunuz...
Ölümden öteye köy mü kurdunuz,


gokbayrak.jpg


K
orkumuz yok, korkumuz yok sizden…

Türk Dünyası’nda öyle kelimeler vardır ki sayfalar ve ciltler hacmi ile anlatılacak kavramları çağrıştırır. Sürgün denilince Kırım Türkleri ve Kafkas Halkları akla gelir. Katliam ve soykırım kelimeleri Kerkük Türkleri’ni akla getirir. İşkence kelimesi ise Çinlileri ve Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlıları…
Batur, Çin işkencelerine başkaldıran efsânevî bir kahramandır. Başarılı oldu. Kısa da olsa, bir dönem için milletini Çin işkencelerinden kurtardı. Bu başarısı sebebiyle de işkence uygulanarak şehid edildi.
HAYATI
Asıl adı Osman İslâmoğlu idi. Batur, O’na milletinin verdiği bir unvan, bir sıfattır. Kahraman ve cesur anlamındadır. O, bu unvan ve sıfatla özdeşleşmiş, böylece anılmaya hak kazanmıştır.
Altay vilâyetindeki Köktogay bölgesinin Öndirqara mevkiinde doğdu. Orta halli bir çiftçi ailesinin oğluydu. Dedesi din adamı idi. Osman Beğ, 40 yaşına kadar doğduğu bölgede tarımla uğraşarak geçimini sağladı. 1940 yılında Çin zulmü dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Camilere tecavüz eden, Kur’an-ı Kerim’i yakan Çinlileri protesto eden Türkler, ‘isyancı’ oldukları bahanesiyle tutuklandı. Resmî makamlar, Türk’lerin ellerindeki silâhları toplamaya başladılar. Babası ve ailesinden bâzı kişiler, silâhlarını Çin askerlerine teslim ettiler.

osman%20batur5.jpg


Osman Beğ,

- Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı da alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar !”
Dedi ve tek başına dağa çıktı. Savaştan başka kurtuluş yolu olmadığına inanıyordu. Başlattığı mücadele aynı gün destek gördü. Arkasından ilk gidenler arkadaşı Süleyman ve büyük oğlu Şerdiman oldu.
Silâhını Çinlilere teslim eden babası İslâm Bey, oğlu için hayır duâlarını ve başarı dileklerini dile getirdi.Oğlunu koruması için Cenab-ı Allah’a duâ etti.
Annesi Ayça Hanım:
“- Ben oğlumu bu günler için doğurdum. Çinliler asırlardır koyun boğazlar gibi biz Türk’leri öldürüyorlar. Bizim canımız, bizden önce ölenlerin canından daha kıymetli değildir. Bizden sonrakilerin yaşaması için oğlum, ben diğer çocuklarım ölmeye hazırız !” Diyordu.
Kısa zaman içerisinde, etrafında gözü pek insanlardan bir mücâhit ordusu oluştu. Zelebay Telci, Nurgocay Batur, Kâseyin Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen Aktepe, Sulibay, Ökürbay, Nogaybay, Ahid Hacı, Halil Teyci, Karakul Zalin... bu mücâhidlerden birkaçıdır.
 

satciaho

Aktif Üye
Katılım
22 Eki 2018
Mesajlar
29
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Trabzon
Osman Baturu görünce aklıma niye mağlum kişi geldi benim ya :D
 

Bilgi / İnfo

satcafesi.net kar amacı gütmeyen bilgi & paylaşım üzerine kurulu ücretsiz bir forum sitesidir,Üyeler her türlü bilgiyi,dosya,video,resim,vs. önceden onay olmadan paylaşabilmektedir,bunedenle oluşacak herhangi bir illegal paylaşımdan satcafesi sorumluluk almamaktadır,T.CK.na aykırı paylaşım görüldüğünde iletişim kısmından bizlere bildirmenizi rica ederiz.

Yasal Haklar

Foruma gönderilen mesajlardan öncelikle mesaj sahipleri sorumludurlar. Forum yöneticileri başkalarının mesaj veya konularından sorumlu tutulamazlar. Ancak yasal nedenlere bağlı herhangi bir şikayet durumunda, yetkililer bilgilendirildiği takdirde ilgili düzenleme yapılacaktır.
Üst