Türkiye İstatistik Kurumunun yenice yayınlanan İstatistiklerle Yaşlılar bülteninde (1), yaşlı nüfusun demografik yapısı ile eğitim, medeni durum, yoksulluk, işgücü durumu, yaşam memnuniyeti vb. sosyo-ekonomik özelliklerine yer verildi. Raporun net sonucu: Ülkece yaşlanıyoruz!
Ülkemizdeki yaşlı nüfusun, diğer yaş gruplarındaki nüfusa oranla daha yüksek bir hız ile arttığını gösteren araştırmaya göre, yaşlı nüfusumuz son beş yılda %22,6 artarak 2022 yılında 8 milyon 451 bin 669 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi, nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi olarak ifade ediliyor.
Aile olarak yaşama biçimimiz, oturduğumuz konutların türü, tüketim davranışlarımız, kişiler arası iletişimlerimiz, vaktimizi geçirdiğimiz uğraşlar, iş yapış biçimlerimiz, kültürümüz ve daha birçok yaşamsal konumuzu etkileyecek bir dönüşümle karşı karşıyayız. Bugünün, yakın geleceğin ve uzak geleceğin tüm bu konular göz önünde bulundurularak planlanması gerekiyor. Eğitim başta olmak üzere, hukuk, ekonomi, sağlık, kentleşme, çalışma koşulları gibi yaşamsal alanlarda bu verilere göre bir sistem kuramazsak, orta ve uzun vadede birçok sorunla yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Nüfusun yaşlanmasına ilişkin yakın tarihli bir başka araştırma olan, FutureBright Group’un hazırladığı “Yaş Alan Türkiye ve Yeni Pazarlama Paradigmaları” çalışması (2) da önemli veriler ortaya koydu. Buna göre, orta yaş ülkemizde artık 50 ve üstü olarak görülüyor. Kişiler yaşlılık kavramını oldukları yaştan öteleme eğilimi içerisinde.
Yaşlanmak daha çok bir ruh hali…
Ülkemizdeki yaşlı nüfusun, diğer yaş gruplarındaki nüfusa oranla daha yüksek bir hız ile arttığını gösteren araştırmaya göre, yaşlı nüfusumuz son beş yılda %22,6 artarak 2022 yılında 8 milyon 451 bin 669 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi, nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi olarak ifade ediliyor.
Aile olarak yaşama biçimimiz, oturduğumuz konutların türü, tüketim davranışlarımız, kişiler arası iletişimlerimiz, vaktimizi geçirdiğimiz uğraşlar, iş yapış biçimlerimiz, kültürümüz ve daha birçok yaşamsal konumuzu etkileyecek bir dönüşümle karşı karşıyayız. Bugünün, yakın geleceğin ve uzak geleceğin tüm bu konular göz önünde bulundurularak planlanması gerekiyor. Eğitim başta olmak üzere, hukuk, ekonomi, sağlık, kentleşme, çalışma koşulları gibi yaşamsal alanlarda bu verilere göre bir sistem kuramazsak, orta ve uzun vadede birçok sorunla yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Nüfusun yaşlanmasına ilişkin yakın tarihli bir başka araştırma olan, FutureBright Group’un hazırladığı “Yaş Alan Türkiye ve Yeni Pazarlama Paradigmaları” çalışması (2) da önemli veriler ortaya koydu. Buna göre, orta yaş ülkemizde artık 50 ve üstü olarak görülüyor. Kişiler yaşlılık kavramını oldukları yaştan öteleme eğilimi içerisinde.
Yaşlanmak daha çok bir ruh hali…