Doğru değil bu yaptığın” , “doğru zaman değil” , “doğru bir karar olmayabilir verdiğin” , “doğru yerde değilsin belki bundan aslında”, … Böyle bir sürü cümleler arasında sıkışmış insanlar vardır. Olmayın onlardan!
‘Doğru’ dediğin şey neye benzer, nasıldır kimyası, matematiği? Var mıdır huyu suyu, ne kadarı yeterlidir? Fazlası zarar mıdır, dokunur mu bünyeye, yoksa her gün yemeklerden sonra birer tane almak mı gerekir? Nereye göre, kime, neye göre belirlenir?
Denemekten korkanların cümlesi değil midir biraz? Sahiden üç yanlış bir doğruyu götürür mü dersiniz? Yanlışsız doğruya ulaşılabilir mi aslında?!
Bir sınav değil bu, bir kazanan bir kaybeden olmaz hep. Hayat bu kadar da formüle edilemez, edilmemeli belki de… En önemlisi sevdiğiniz, size göre mutlu olduğunuzu yaşamak, belki bazen yanlışlar yaparak da olsa kendi hikayenizi yaratmak. ‘Yaratmak’ ... Evet! Tekrara düşmeden, başkaları ne der diye düşünerek ıskalamadan, içinizdeki gücü keşfetmek, belki bu yolda kendi yanlışınızı yaşamak, sizi bir sonraki adımda bekleyen güzel şeylere ulaştıracak bir aracı, bir yol olamaz mı? Aslında ortada yanlış falan da yok… Bu ‘sen’sin, yaşadıkların da senin hayatın… Nasıl senin çocukluğun, aşkını, öfkeni, kırgınlığını yaşayışın ya da sevdiğin renkler, gitmek istediğin yerler, mutlu olduğun ‘en’ler bir diğerininkine benzemezse bu da öyle bir şey işte! Seni sen yapan da bu!
Hep bir yarış, hep bir koşturmaca sanki bir güç savaşı, bu da acımasız zalim dünya! Yapma! Bunlara inanma! Keyfine bak biraz, yaz, çiz, karala hatta olmadı mı? Bir daha sil gerekirse baştan yaz… Yeter ki boş bırakma. Dediğim gibi bu senin hikayen… Amacın, hayallerin, mutlulukların, paylaşımların olsun. Yaşa doyasıya…
‘Doğru’ dediğin şey neye benzer, nasıldır kimyası, matematiği? Var mıdır huyu suyu, ne kadarı yeterlidir? Fazlası zarar mıdır, dokunur mu bünyeye, yoksa her gün yemeklerden sonra birer tane almak mı gerekir? Nereye göre, kime, neye göre belirlenir?
Denemekten korkanların cümlesi değil midir biraz? Sahiden üç yanlış bir doğruyu götürür mü dersiniz? Yanlışsız doğruya ulaşılabilir mi aslında?!
Bir sınav değil bu, bir kazanan bir kaybeden olmaz hep. Hayat bu kadar da formüle edilemez, edilmemeli belki de… En önemlisi sevdiğiniz, size göre mutlu olduğunuzu yaşamak, belki bazen yanlışlar yaparak da olsa kendi hikayenizi yaratmak. ‘Yaratmak’ ... Evet! Tekrara düşmeden, başkaları ne der diye düşünerek ıskalamadan, içinizdeki gücü keşfetmek, belki bu yolda kendi yanlışınızı yaşamak, sizi bir sonraki adımda bekleyen güzel şeylere ulaştıracak bir aracı, bir yol olamaz mı? Aslında ortada yanlış falan da yok… Bu ‘sen’sin, yaşadıkların da senin hayatın… Nasıl senin çocukluğun, aşkını, öfkeni, kırgınlığını yaşayışın ya da sevdiğin renkler, gitmek istediğin yerler, mutlu olduğun ‘en’ler bir diğerininkine benzemezse bu da öyle bir şey işte! Seni sen yapan da bu!
Hep bir yarış, hep bir koşturmaca sanki bir güç savaşı, bu da acımasız zalim dünya! Yapma! Bunlara inanma! Keyfine bak biraz, yaz, çiz, karala hatta olmadı mı? Bir daha sil gerekirse baştan yaz… Yeter ki boş bırakma. Dediğim gibi bu senin hikayen… Amacın, hayallerin, mutlulukların, paylaşımların olsun. Yaşa doyasıya…